ÜZERİMİZDEKİ KARAYI ÇIKARIP BEYAZA BÜRÜNMÜŞ GÜNDÜR 29 EKİM 1923
Balçık altından gün yüzüne çıkan yeşilin adıdır Cumhuriyet.
Kendi düşüncelerini söylemekten, giyinmekten hatta bir mahalle, sokak ötesine geçemeyen sevgileri dahi mendil atılarak dile gelen ecdadın tohumlarını atmış millettik.
Ne çektik cahilden ne çektik karanlığına gömülmek istenen gerçeklerin aydınlığına çıkmasına izin verilmeyen gün 28 Ekim dir 29 Ekim 1923 den.
Seçme seçilme hakkı nede güzel yerinde bir seçim. Oysaki üç beş kişinin dilinden çıkan karanlığa saplanmış insanın elinden, dilinden, yüreğinden ağlarını yırtıp yüzeye çıkan gündür.
Ben buradayım; rengim, tercihim, isteğim bu dediğimiz gündür 29 Ekim. Buradayım yaşıyorum benimde fikrim var bende bu renkte giyinmek istiyorum demektir.
Eşlerin evlilik sonrası ilanı gibidir, üzerimizdeki karayı çıkarıp beyaza bürünmüş gündür. Adın, kimliğin, cinsiyetin, insan olmanın değerinin günüdür. 29 Ekim 1923 tarihi
içerisinde bugün özgürce yaşamanın imzasıdır. Mavilere el verip çizdiğimiz resimdir 29 Ekim.
Onurumuz, gururumuz, yaşadığımız gündür. Kadınların resminin renklere büründüğü gündür.
Doğuşların gerçekle hak edilişle birleşmesinin ilanıdır, sınırların çizildiği andır.
Merhaba – Selamların dile geldiği gözlere bakılıp ellerin tutulduğu gündür. Sahip çıkalım ilan
edilen yaşama hakkını kuşanıp vücuda can gelen gündür. Masmavi gözleriyle Türkiye’ yikalbinde yaşayan cesur adama selam olsun…
Sahip çıkalım çünkü vatanımız evimizdir. Evi olmayan sahipsizdir. Bizim için yaratılan
muhteşem eşsiz güzelliklerle dolu dünyamızda dilediğimiz gibi yaşamaktır, esasen hasta
olduğumuzda şartların kendimize uygun olarak seçtiğimiz gündür, ileride kendi vicdan terazilerimizin şekillendiği, kırmızı, sarı, mavi, siyah dediğimiz aklımızdaki düşüncelerimizin dile gelişidir.
Dertlerimizi, isteklerimizi adil özgürce yazdığımız gündür. Bedenimize evimize dokunulmazlığın toprağa gömüldüğü gündür. Sesimizin kesintiye uğramadan sesin yerine
ulaştığı gündür. Seni seviyorum dillere işlendiği seni seçiyorum demenin anlamı ne kadar büyük kıymetli değil mi?
Evlerimizin çatısının üzerinde, içimizdeki, aklımızdaki söyleme resmidir. Ondan öncesi çatılar hep aynı renkti. Önemini bugün düşündüğümüzde; yerinin, değerinin ne kadar kıymetli olduğunu göstermektir.
Aksi olsaydı bilinmezliğe, dillere gelmeyen içinde kendisiyle yaşlanmış kendinden ayrı yürüyen bedenler ve kafalar olacaktı. Bir an geriye gidildiğinde; o anda
kalındığını düşünerek bugün elde edilenlerin olmayışını düşünelim.
Değerli okuyucularım karanlıkta birbirini göremeyen çarpışan arabalar gibi olurduk.
Oysaki şu an nerede duracağımızı, birbirimizi tüm güzellikleriyle görüyoruz.
Karanlıktan aydınlığa çıkışımızı bende, bizde varız dediğimiz 29 Ekim 1923 kendimizin var olduğu günümüz kutlu olsun.
Birsen Kaya, Ben Gölge Kadın olarak bir sonraki yazımda buluşmak ümidi ile nice 29 Ekimlere.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.